12 Mayıs 2014 Pazartesi

‘Youtube’a erişim suç değil’



İnternet her geçen gün hızla yayılıyor. Cebimize kadar giriyor. “Sanal hayat” ya da “sanal kimlikler” aslında beraberinde sorumluluklar da getiriyor. Toplumu bir arada tutan hukuk internette de yer alıyor. İnternet hukukçusu Yrd. Doç. Dr. Elif Kuzeci, Zafer Söken’in sorularını yanıtladı:

Twitter erişime kapatıldı. Ardından hemen herkes bir yolunu bularak siteye girmeyi başardı. Aslında hepimiz illegal bir şey yaptık sanırım. Mesela şu an Yotube’a erişim de kapalı. Peki, o siteye girmek suç mu?

2007 yılından beri yürürlükte 5651 sayılı bir yasa var. Bu kanun internette işlenen suçlarla mücadele edilmesine ve internetin düzenlenmesine ilişkin. Yani sorumlulukları ve yaptırımları belirleyen bir düzenleme. Yakın zamanda bu yasada da düzenlemeler yapıldı. Bununla birlikte internet sitesi kapatma işini Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) ya da mahkemeler yapabiliyor. Son Twitter engellemesine baktığımızda bazı mahkeme kararlarına dayalı olarak Twitter’a ulaşımın tamamının engellendiğini gördük. Oysa en son değişiklikte kişililik haklarına saldırı ve özel yaşamın gizliliği gerekçesiyle erişim engelleme kararı verilirken bütün siteye değil sadece o içeriğe engel konulması söyleniyordu. Ancak tamamı engellendi. Hukuken bu bir sıkıntı. Aslında bu konuda birçok sorun var. Son değişiklikler de çok eleştirildi. Twitter’ın tamamının engellenmesinden ziyade tek bir içeriğin engellenmesi daha makul geliyor. Fakat teknik açıdan konunun uzmanı olanlar diyorlar ki, “İnternet içeriğine bir filtre getirilmesi gerek.” O da aslında temel hak ve özgürlüklerle ilgili başka sorunları beraberinde getiriyor.

Fişleme gibi mi?

Evet. Uzmanlar bunun olabileceğini söylüyor. “Suç mu işliyoruz?” sorusuna geri dönelim. Aslında bir tarafıyla doğru bir hareket değil. Sonuçta bir mahkeme karar almış. Hukuk devletinde yaşıyoruz. Hukuk kurallarına uygun bir şekilde yönetilmemiz ve hukuk kurallarına uymamız gerekiyor. Hukuk kurallarıyla engellenmiş bir siteye erişmek uygun değil. Fakat bunun bir suç olduğunu da söyleyemeyiz. Suçlarda ve cezalarda kıyas yasağı vardır. Başka herhangi bir şeye benzeterek suç ihdas edemezsiniz. Bir şeyin suç olduğunu söylemek için ceza kanununda yer alıyor olması lazım. Ben ceza hukukçusu değilim ama ceza hukukunda böyle bir şey yer almadığı için erişime kapalı siteye girmek de suç değil bence. Kaldı ki bu, Youtube’un ilk kapatılması değil. Daha önce kapatıldığında Başbakan (Recep Tayyip Erdoğan) kendisinin de girdiğini söyledi. Twitter engellenmesinden sonra da Cumhurbaşkanı (Abdullah Gül) siteye erişip oradan, “Bu tür uygulamalara katılmıyorum” dedi. Dolayısıyla bunun suç olarak düşünülmesi mümkün değil.

Anayasa Mahkemesi’nin konuya müdahil olması doğru muydu? Sonuçta henüz iç hukuk yolları tükenmemişti.

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru çok yeni bir şey aslında. Onlar da içtihatlarını yeni yeni tamamlamaya çalışıyorlar. Genellikle de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) paralel bir şekilde davranıyorlar. Mesela AİHM bir ülkeden sürekli işkence suçuyla ilgili başvuru alırsa iç hukuk yollarının tükenmesini beklemiyor. Zaten hali hazırda o ülkede mahkemelerin bu konuda işleyişinin tarafını görmüş oluyorlar. Dolayısıyla direkt olarak başvuruyu kabul ediyorlar. Twitter’ın erişime tekrar açılması konusunda aslında Anayasa Mahkemesi, AİHM’e benzer bir şekilde başvuruyu kabul etti ve kararını verdi.

İnternetle birlikte bir takım sorunlar da ortaya çıktı. Sorumluluk gibi… Birine hakaret ettiğinizde sosyal medya üzerinden pek takibi yapılmıyor sanırım. Tabii eğer ünlü değilseniz.

Gerçek hayatta yaptığınız herhangi bir hareket suçsa bunu internette yaptığınızda da suç olur. O konuda bir tartışma yok. İnternetin sınırları ortadan kaldıran bir yapısı var. Bir devletin hukuksal sınırları, kendi egemenlik alanında mümkün olur. Mesela Twitter bir Amerikan şirketi. Haliyle de Amerikan hukuk kurallarına bağlı. Fakat bütün dünyada hizmet verdiği için o ülkelerin hükümetleri ve insanlarıyla da kavga içinde olmak istemez. Birkaç sorun var aslında. Birincisi bizim hakaret dediğimize Amerikalı ya da İngiliz hareket demeyebiliyor. Adli yollarla hareket etmek çok zor. Önce mahkemeler ardından dışişleri bakanlıkları devreye girmesi gerekiyor. Çok uzun bir yol. Bu tarz sorunları sistem içinde çözmek çok daha kolay. Hakarete ilişkin konularda çözüm bu yüzden çok hızlı olmayabiliyor. Aslında en büyük sorun eleştiri hakkının nerede bitip hakaretin nerede başladığını belirlemek.

Biraz daha konuyu özele indirgemek istiyorum. Aslında çokça karşılaştığımız bir duruma. Mesela 2 arkadaş cep telefonlarıyla konuşuyorlar. Ardından biri ekran görüntüsünü kaydedip sosyal mecralarda paylaşıyor. Özel yaşamın gizliliği açısından bu suç mu?

Suç. Hem de hiç tereddütsüz. Özel haberleşmenin gizliliğini ihlal Türk Ceza Kanunu’nda suçtur. Özel haberleşmenin gizliliği anayasa tarafından da korunur. Eğer biri görüşmenizi kayıt altına alıyorsa bunu belirtmek zorunda. Ayrıca ne için kullanacağını da söylemesi gerekiyor. Kayda aldığını belirtiyor olması istediği gibi paylaşabileceği anlamına gelmiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder