İnternet her geçen gün hızla yayılıyor. Cebimize kadar
giriyor. “Sanal hayat” ya da “sanal kimlikler” aslında beraberinde
sorumluluklar da getiriyor. Toplumu bir arada tutan hukuk internette de yer
alıyor. İnternet hukukçusu Yrd. Doç. Dr. Elif Kuzeci, Zafer Söken’in sorularını yanıtladı:
Twitter erişime
kapatıldı. Ardından hemen herkes bir yolunu bularak siteye girmeyi başardı.
Aslında hepimiz illegal bir şey yaptık sanırım. Mesela şu an Yotube’a erişim de
kapalı. Peki, o siteye girmek suç mu?
2007 yılından beri yürürlükte 5651 sayılı bir yasa var. Bu
kanun internette işlenen suçlarla mücadele edilmesine ve internetin
düzenlenmesine ilişkin. Yani sorumlulukları ve yaptırımları belirleyen bir
düzenleme. Yakın zamanda bu yasada da düzenlemeler yapıldı. Bununla birlikte
internet sitesi kapatma işini Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) ya da
mahkemeler yapabiliyor. Son Twitter engellemesine baktığımızda bazı mahkeme
kararlarına dayalı olarak Twitter’a ulaşımın tamamının engellendiğini gördük.
Oysa en son değişiklikte kişililik haklarına saldırı ve özel yaşamın gizliliği
gerekçesiyle erişim engelleme kararı verilirken bütün siteye değil sadece o
içeriğe engel konulması söyleniyordu. Ancak tamamı engellendi. Hukuken bu bir
sıkıntı. Aslında bu konuda birçok sorun var. Son değişiklikler de çok
eleştirildi. Twitter’ın tamamının engellenmesinden ziyade tek bir içeriğin
engellenmesi daha makul geliyor. Fakat teknik açıdan konunun uzmanı olanlar
diyorlar ki, “İnternet içeriğine bir filtre getirilmesi gerek.” O da aslında
temel hak ve özgürlüklerle ilgili başka sorunları beraberinde getiriyor.
Fişleme gibi mi?
Evet. Uzmanlar bunun olabileceğini söylüyor. “Suç mu
işliyoruz?” sorusuna geri dönelim. Aslında bir tarafıyla doğru bir hareket
değil. Sonuçta bir mahkeme karar almış. Hukuk devletinde yaşıyoruz. Hukuk
kurallarına uygun bir şekilde yönetilmemiz ve hukuk kurallarına uymamız
gerekiyor. Hukuk kurallarıyla engellenmiş bir siteye erişmek uygun değil. Fakat
bunun bir suç olduğunu da söyleyemeyiz. Suçlarda ve cezalarda kıyas yasağı
vardır. Başka herhangi bir şeye benzeterek suç ihdas edemezsiniz. Bir şeyin suç
olduğunu söylemek için ceza kanununda yer alıyor olması lazım. Ben ceza
hukukçusu değilim ama ceza hukukunda böyle bir şey yer almadığı için erişime
kapalı siteye girmek de suç değil bence. Kaldı ki bu, Youtube’un ilk
kapatılması değil. Daha önce kapatıldığında Başbakan (Recep Tayyip Erdoğan)
kendisinin de girdiğini söyledi. Twitter engellenmesinden sonra da
Cumhurbaşkanı (Abdullah Gül) siteye erişip oradan, “Bu tür uygulamalara
katılmıyorum” dedi. Dolayısıyla bunun suç olarak düşünülmesi mümkün değil.
Anayasa Mahkemesi’nin
konuya müdahil olması doğru muydu? Sonuçta henüz iç hukuk yolları tükenmemişti.
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru çok yeni bir şey
aslında. Onlar da içtihatlarını yeni yeni tamamlamaya çalışıyorlar. Genellikle
de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) paralel bir şekilde davranıyorlar.
Mesela AİHM bir ülkeden sürekli işkence suçuyla ilgili başvuru alırsa iç hukuk
yollarının tükenmesini beklemiyor. Zaten hali hazırda o ülkede mahkemelerin bu
konuda işleyişinin tarafını görmüş oluyorlar. Dolayısıyla direkt olarak
başvuruyu kabul ediyorlar. Twitter’ın erişime tekrar açılması konusunda aslında
Anayasa Mahkemesi, AİHM’e benzer bir şekilde başvuruyu kabul etti ve kararını
verdi.
İnternetle birlikte
bir takım sorunlar da ortaya çıktı. Sorumluluk gibi… Birine hakaret ettiğinizde
sosyal medya üzerinden pek takibi yapılmıyor sanırım. Tabii eğer ünlü
değilseniz.
Gerçek hayatta yaptığınız herhangi bir hareket suçsa bunu
internette yaptığınızda da suç olur. O konuda bir tartışma yok. İnternetin
sınırları ortadan kaldıran bir yapısı var. Bir devletin hukuksal sınırları,
kendi egemenlik alanında mümkün olur. Mesela Twitter bir Amerikan şirketi.
Haliyle de Amerikan hukuk kurallarına bağlı. Fakat bütün dünyada hizmet verdiği
için o ülkelerin hükümetleri ve insanlarıyla da kavga içinde olmak istemez.
Birkaç sorun var aslında. Birincisi bizim hakaret dediğimize Amerikalı ya da
İngiliz hareket demeyebiliyor. Adli yollarla hareket etmek çok zor. Önce
mahkemeler ardından dışişleri bakanlıkları devreye girmesi gerekiyor. Çok uzun
bir yol. Bu tarz sorunları sistem içinde çözmek çok daha kolay. Hakarete
ilişkin konularda çözüm bu yüzden çok hızlı olmayabiliyor. Aslında en büyük
sorun eleştiri hakkının nerede bitip hakaretin nerede başladığını belirlemek.
Biraz daha konuyu
özele indirgemek istiyorum. Aslında çokça karşılaştığımız bir duruma. Mesela 2
arkadaş cep telefonlarıyla konuşuyorlar. Ardından biri ekran görüntüsünü
kaydedip sosyal mecralarda paylaşıyor. Özel yaşamın gizliliği açısından bu suç
mu?
Suç. Hem de hiç tereddütsüz. Özel haberleşmenin gizliliğini
ihlal Türk Ceza Kanunu’nda suçtur. Özel haberleşmenin gizliliği anayasa
tarafından da korunur. Eğer biri görüşmenizi kayıt altına alıyorsa bunu
belirtmek zorunda. Ayrıca ne için kullanacağını da söylemesi gerekiyor. Kayda
aldığını belirtiyor olması istediği gibi paylaşabileceği anlamına gelmiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder